DEÜ’DEN SANTORİNİ DEPREM FIRTINASI VE TSUNAMİ UYARISI

DEÜ, Santorini Adası çevresindeki depremlerin nedenleri ve olası tsunami riskleri hakkında açıklama yaptı.

DEÜ’den Santorini Deprem Fırtınası ve Tsunami Uyarısı

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü, Santorini Adası çevresinde devam eden deprem fırtınasının nedenleri, olası etkileri ve tsunami riski hakkında açıklamada bulundu. Açıklamada, Ege Bölgesi ve İzmir Körfezi’ne yönelik olası etkiler değerlendirilirken, bölgedeki sismik hareketliliğin haftalarca sürebileceğine dikkat çekildi.

"Deprem Aktivitesi Haftalarca Sürebilir"

Enstitü tarafından yapılan açıklamada, Ege Denizi’nin sismolojik olarak oldukça aktif bir bölge olduğu vurgulandı. Santorini Adası çevresindeki sismik hareketliliğin haftalar boyunca devam edebileceği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:

"Bölge, Girit'in güneyi boyunca uzanan ve Helenik Yay adı verilen aktif bir yitim zonunun etkisi altındadır. Bu yay boyunca Doğu Akdeniz’in tabanı kuzeye, Ege Denizi’nin altına dalmakta ve bu durum, özellikle Güney Ege boyunca sürekli deprem aktivitesine neden olmaktadır. Aynı yay nedeniyle, Girit’in kuzeyinde, volkanik adalardan oluşan aktif bir volkanik ada yayı gelişmiştir. Santorini, bu volkanik adalar içinde en bilineni konumundadır. Geçtiğimiz hafta, Santorini Adası’nın hemen kuzeyinde büyüklüğü 5.2'ye ulaşan ve 'deprem fırtınası' olarak tanımlanan yüzlerce deprem meydana gelmiştir. Aktivitenin haftalar boyunca devam etmesi beklenmektedir."

"Depremlerin Nedeni Henüz Netleşmedi"

Depremlerin tektonik mi yoksa volkanik bir hareketliliğin sonucu mu olduğu konusunda kesin bir sonuca ulaşılamadığı vurgulanan açıklamada, şu bilgilere yer verildi:

"Bölge hem tektonik hem de volkanik açıdan aktif olduğu için oluşan depremlerin nedenleri henüz netlik kazanmamıştır. Yapılan fay düzlemi çözümleri, 4.0 ve üzeri büyüklükteki depremlerin düşey hareket sonucu oluşan normal faylanma ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Ancak bu depremlerin daha büyük bir depremin öncüsü olup olmadığı belirsizliğini korumaktadır. İki olasılık üzerinde durulmaktadır: Bu depremler, gelişmekte olan bir sualtı volkanının oluşumu ile ilgili olabilir veya süregelen tektonik hareketlerin bir sonucu olabilir."

"Tsunami Tehlikesi Mevcut"

Olası bir büyük depremin Türkiye kıyılarında yaratabileceği hasar ve tsunami riski konusunda da uyarılarda bulunulan açıklamada, şu değerlendirme yapıldı:

"Ege Denizi'nde meydana gelebilecek olası büyük bir deprem, 30 Ekim 2020 Samos Depremi’nde olduğu gibi bölgeye yakın yerleşim alanlarında ciddi can ve mal kaybına yol açabilir. Deniz tabanında düşey yer değiştirme oluşturan tektonik hareketler veya depreme bağlı olarak meydana gelebilecek denizaltı heyelanları tsunamiye neden olabilmektedir. Özellikle Santorini Adası’nın güney yamacı oldukça dik bir morfolojiye sahip olup, olası bir denizaltı heyelanı için risk teşkil etmektedir. Tarihsel veriler, Güney Ege’de meydana gelen depremlerin Anadolu kıyılarında tsunami oluşturduğunu göstermektedir. Örneğin, 1956 yılında gerçekleşen 7.7 büyüklüğündeki Amorgos Depremi, Fethiye kıyılarında 1 metre yüksekliğinde dalgalar oluşturmuş ve deniz suyu, kıyıdan 250 metre içerilere kadar ulaşmıştır."

"İzmir Körfezi Etkilenmeyecek"

Açıklamada, Santorini civarında oluşabilecek bir tsunaminin İzmir Körfezi’ni doğrudan etkilemeyeceği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:

"İzmir Körfezi, morfolojik yapısı gereği Kuzey Ege’ye açılan bir körfez olduğu için Santorini çevresinde oluşabilecek bir tsunaminin doğrudan etkisi altında kalması beklenmemektedir. Ancak, deprem aktivitesinin gözlendiği bölgenin Türkiye’nin Güney Ege kıyılarına yaklaşık 150 kilometre uzaklıkta olması nedeniyle, özellikle Güneybatı Ege sahil kesiminde olası bir büyük depreme ve ardından meydana gelebilecek tsunami riskine karşı dikkatli olunması büyük önem taşımaktadır."

İZMİR (UHA) - CEVDET LAÇİNKAYA

EKONOMİ