TÜRKİYE’DE ÇOCUK OLMAK MASUMİYETİN YANKILARI

Türkiye’de çocuk olmak... Bir masalın içinde uyanmak gibi. Kimi zaman cıvıl cıvıl kuş sesleri arasında, kimi zaman taş sokaklarda yankılanan kahkahalar eşliğinde büyümek.

Türkiye’de Çocuk Olmak Masumiyetin Yankıları

Anadolu’nun her köşesinde çocuklar, gözlerindeki ışıkla bu kadim toprakların geleceğini aydınlatır. Onların masumiyet dolu bakışları, dünyanın en saf ve en derin hikâyesini anlatır: umut, sevgi ve yaşam.

Sokaklara çıkın. Parklarda oynayan çocukların yüzlerine dikkatlice bakın. Onların gözbebeklerinde, içinde büyüdükleri koca dünyanın yansımasını görürsünüz. Tertemiz hayallerle dolu o küçük yürekler, zamanın kirine meydan okuyarak ışıldamaya devam eder. Bir çocuğun gülüşü, insanlığın en saf duasıdır.

Ancak, Türkiye’de çocuk olmak her zaman bir masal değildir. Ne yazık ki, sahte su boruları misali, hayatın bazı acımasız gerçekleri bu masumiyetin üzerine karanlık gölgeler düşürür. Yoksulluk, eğitimsizlik, ihmal... Bir çocuğun oyun oynaması gereken ellerine, hayallerini değil, taş ve yük koyan bu gerçekler, masumiyetin düşmanıdır. Ama yine de, çocuklar bir yolunu bulur. En karanlık köşelerde bile onların gülüşleri yankılanır; çünkü masumiyet, ışığını asla yitirmez.

Türkiye’de çocuk olmak, aynı zamanda merhametin ete kemiğe bürünmüş halidir. Köy okullarında bir öğretmenin sıcacık sesiyle öğrenilen ilk harfler, mahalle aralarında oynanan misket oyunları, annelerin elleriyle açtığı sıcacık yufkalar... Bu toprakların çocukları, sevgiyle yoğrulur. Onlar, su gibi azizdir. Her bir çocuk, Anadolu’nun bağrından kopmuş bir damladır. Bir derenin şırıltısı gibi masum, bir ırmağın çağıltısı gibi coşkulu, bir gölün dinginliği gibi huzurludur.

Fakat masumiyetin sırılsıklam olduğu bu topraklarda, çocuklara daha çok sahip çıkmak gerekir. Sahte su boruları, yani haksızlıklar, eşitsizlikler, yozlaşmalar sökülüp atılmalıdır. Çatılar yıkılmalı, gökyüzü tüm açıklığıyla çocuklara açılmalıdır. O zaman göreceğiz; tertemiz sular akacak. Çocukların gülüşleriyle coşacak bu ülke. Onların her damlası, geleceğimizi yeşertecek.

Türkiye’de çocuk olmak, bir yanıyla umut dolu bir bekleyiştir. O küçük eller, bir gün tutacakları büyük geleceğin farkında olmasa da biz biliriz. Her bir çocuk, taşıdığı masumiyetle ülkemizin geleceğine ilhamdır. Çocukların eğitildiği, sevildiği, değer gördüğü bir Türkiye hayal etmek zor değil. Onların hayalleri bizim rehberimizdir.

Türkiye’de çocuk olmak, bu toprakların bağrında bir çiçek açmaktır. Onları koruyalım, büyütelim ve sevelim. Çünkü onlar, bu ülkenin en kıymetli hazinesi, en saf duası ve en büyük umududur.

ADANA (UHA) - REMZİ YILDIRIM

BELEDİYELER

EKONOMİ