Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte havalar ısınmaya başladı ve deniz, göl ve havuzlar serinlemek isteyenler için vazgeçilmez mekânlar haline geldi. Ancak, her yıl artan sıcaklıklarla birlikte boğulma vakalarının da arttığını görüyoruz. Bu yazıda, hem havaların ısınmasının getirdiği riskleri hem de boğulma tehlikesini azaltmak için alınabilecek önlemleri ele alacağız.

Sıcaklık Artışı ve Denizde Boğulma Riski

Yaz aylarında artan sıcaklıklar, insanların denize veya havuza akın etmesine neden oluyor. Özellikle sıcak dalgaları, serinlemek amacıyla suya girenlerin sayısını arttırıyor. Ancak, birçok kişi suya girerken yeterli güvenlik önlemi almıyor veya yüzme yeteneklerine fazla güveniyor. Bu durum, boğulma vakalarının artmasına yol açabiliyor.

Havaların ısınması, vücudun su kaybını hızlandırır ve bu da yorgunluğa ve dikkat kaybına neden olabilir. Yorgun ve dikkatsiz bir şekilde suya giren kişilerin boğulma riski daha yüksektir. Ayrıca, aniden soğuk suya dalmak, vücudun şoka girmesine ve kramp gibi durumlara yol açabilir.

Boğulma Tehlikesini Azaltmak İçin Alınacak Önlemler Nelerdir ? 

Yüzme Becerilerinizi Geliştirin: Yüzme bilmeyen veya yeterince iyi yüzemeyen kişilerin suya girmeden önce yüzme dersleri alması önemlidir. Yüzme becerilerinizi geliştirmek, acil durumlarda hayatta kalma şansınızı arttırır.

Can Yeleği Kullanın: Özellikle çocuklar ve yüzme bilmeyen yetişkinler için can yeleği kullanımı hayati öneme sahiptir. Can yelekleri, su üzerinde kalmanıza yardımcı olur ve boğulma riskini azaltır.

Yalnız Yüzmeyin: Tek başınıza yüzmek tehlikelidir. Yanınızda bir başkasının olması, acil durumlarda yardım almanızı sağlar.

Deniz Şartlarını Kontrol Edin: Denize girmeden önce deniz şartlarını ve hava durumunu kontrol edin. Dalgalı veya akıntılı denizlerde yüzmek tehlikelidir.

Çocukları Gözetim Altında Tutun: Çocuklar, su kenarında oynarken sürekli gözetim altında tutulmalıdır. Birkaç saniyelik dalgınlık bile ciddi kazalara yol açabilir.

Alkol ve Su Bir Arada Olmaz: Alkol, dikkat ve koordinasyon becerilerini zayıflatır. Alkollü iken suya girmek, boğulma riskini ciddi şekilde arttırır.

Sonuç

Havaların ısınması, denizde serinlemek isteyenler için harika bir fırsat sunar. Ancak, bu keyifli aktiviteyi güvenli hale getirmek için gerekli önlemleri almak hayati öneme sahiptir. Unutmayın, basit güvenlik önlemleri alarak, hem kendinizi hem de sevdiklerinizi boğulma tehlikesinden koruyabilirsiniz. Bu yaz, serinleyin ama güvenliğinizi asla ihmal etmeyin!

Ay-yıldızlı formayı giyen milli takımımız, tarih boyunca birçok zaferle gönüllerimizi fethetti. Her galibiyet, sadece sahada elde edilen bir başarı değil, aynı zamanda milletimizin birlik ve beraberliğinin bir yansımasıdır. Bu zaferlerin ardında yatan emek, azim ve inanç, bizlere her seferinde gurur veriyor.

Son dönemde elde ettiğimiz başarılar, Türk futbolunun yükselen grafiğinin en önemli göstergesi. Hem genç yeteneklerimizin sahadaki üstün performansı hem de deneyimli oyuncularımızın liderliği, takımımızı zaferden zafere koşturuyor. Özellikle uluslararası turnuvalarda aldığımız galibiyetler, dünya futbol sahnesinde ne denli iddialı olduğumuzu gösteriyor.

Her maç öncesi tribünlerden yükselen tezahüratlar, evimizdeki televizyon başında edilen dualar ve sokaklarda kurulan dev ekranlarda paylaşılan heyecan, takımımızın arkasındaki büyük desteği gözler önüne seriyor. Bu birlik ve beraberlik duygusu, sahadaki oyuncularımıza da yansıyor ve onların mücadele gücünü artırıyor.

Galibiyetler sadece birer spor başarısı değil, aynı zamanda milletimizin moral ve motivasyon kaynağı. Ekonomik zorluklar, sosyal sorunlar veya bireysel sıkıntılarla boğuşan her birey, milli takımımızın zaferleriyle umut tazeliyor ve gelecek için yeniden enerji buluyor.

Ay-yıldızlı takımımızın kazandığı her maç, bizlere bir kez daha gösteriyor ki, inanç ve azimle birleştiğinde hiçbir engel aşılmaz değildir. Gelecekte de nice zaferler yaşamayı ve bu başarıları coşkuyla kutlamayı diliyoruz. Ay-yıldızlı bayrağımızı gururla dalgalandıran tüm futbolcularımıza ve teknik ekibimize sonsuz teşekkürler.

2023 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ndeki insan hakları durumu kötüleşmeye devam ediyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde insan hakları konusu giderek kutuplaşıyor. İktidardaki azınlık, siyasette ve ekonomide hakim konumda olduğu için sıradan insanların çoğunluğu giderek ötekileştiriliyor, temel hak ve özgürlükleri göz ardı ediliyor.

ABD uzun süredir hegemonyacılığa bağlı kaldı, güç siyaseti uyguladı ve insani krizler yarattı. 11 Eylül saldırılarından sonra ABD'nin denizaşırı "terörle mücadele" operasyonları yürüttüğü tiyatrolarda ölenlerin toplam sayısı en az 4,5 ila 4,7 milyon arasında değişiyor. ABD ordusu, "vekalet gücü" programı aracılığıyla diğer ülkelerin egemenliğini ve insan haklarını ihlal etti. Çatışma bölgelerine silah sağlamaya devam ederek çok sayıda sivilin ölümüne neden oldu.

Ünlü Guantanamo hapishanesinde ciddi insan hakları ihlalleri hâlâ devam ediyor. Tek taraflı yaptırımların uzun vadeli ve gelişigüzel kullanılması ciddi insani sonuçlara yol açmıştır. Amerika Birleşik Devletleri, dünyadaki herhangi bir ülkeden daha fazla yaptırım kullanıyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nde insan hakları esas olarak yalnızca birkaç kişinin yararlanabileceği ayrıcalıklardır

Dünya, tarihin her döneminde savaşlarla sarsıldı. Büyük imparatorluklar, sınırlarını genişletmek için mücadele etti; uluslar kendi bağımsızlıklarını savunmak için savaştı. Ancak bu savaşların bedelini genellikle masum çocuklar ödedi.

Onlar, savaşların yıkıcı etkilerini, ailelerinden kopmanın, eğitimden mahrum kalmanın ve yaşama sevinçlerini kaybetmenin acısını yaşadı.Çocuklar, toplumun geleceğini temsil eder. Onların sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir ortamda büyümeleri, yalnızca bireylerin değil, tüm dünyanın yararınadır.

Ne yazık ki, savaşlar çocukların hayatını altüst eder. Eğitimden uzak kalmaları, psikolojik travmalara maruz kalmaları ve temel ihtiyaçlardan mahrum olmaları, onların potansiyellerini gerçekleştirmelerine engel olur.

Bir düşünün, eğer savaşlar olmasa nasıl bir dünya olurdu? Çocuklar barış içinde büyüyecek, kaliteli bir eğitim alacak ve yeteneklerini keşfetme fırsatı bulacaklardı. Farklı kültürlerle tanışarak hoşgörülü ve empati dolu bireyler olarak yetişeceklerdi.

Savaşın yarattığı yıkımdan uzak bir dünyada, çocuklar umut dolu bir geleceğe doğru adım atabileceklerdi.Hepimiz, çocukların barış ve huzur içinde yaşayabileceği bir dünya için çaba göstermeliyiz. Savaşların durması, çocukların yaşam haklarının korunması ve onların eğitim, sağlık ve güvenlik gibi temel haklarının sağlanması için birlikte çalışmalıyız.

Çocuklar, savaşların yıkıcı etkilerinden uzak, mutlu ve sağlıklı bir yaşamı hak ediyor.Bu amaçla, sivil toplum kuruluşları, hükümetler ve uluslararası örgütler birlikte çalışarak çocukların haklarını savunmalı ve savaş bölgelerinde yaşanan zulümleri durdurmalıdır. Unutmayalım, savaşsız bir dünya, çocukların umut dolu bir geleceğe sahip olabileceği bir dünyadır. Savaş olmasa, çocuklar yaşasa...

Yaşadıkları LGS stresi nedeniyle dişini kıran öğrenciler, diş hekimleri önünde kuyruk oluşturduğu belirtildi. Diş Hekimi Yalnız, “Acil müdahale gerektirenlerle tedaviye başladık. Bazı öğrenciler şu an bu işlemlerle uğraşmak istemedikleri için LGS’den sonrası için randevu aldı. Sınavdan sonra tedavilerine başlayacağız” dedi. 

Liselere Giriş Sınavı (LGS) 6 Haziran’da, Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ise 26-27 Haziran’da yapılacak. Sınavlara sayılı günler kala sınav stresi ve koronavirüs endişesini bir arada yaşayan öğrencilerde dişleri sıkma yani bruksizm hastalığı görülüyor. Dişlerini sıkan öğrenciler, dişlerini kırabiliyor, diş dolgularına zarar verebiliyor hatta çene eklemi, kulak, baş, yüz, boyun ve sırt ağrıları çekebiliyorlar.

‘Uykuda oluyor’

Bruksizm hakkında bilgi veren Dentaluna Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Diş Hekimi Arzu Yalnız, “Genellikle uyku halindeyken olan bu durumda kişi bunu bilinçsiz bir şekilde yapar ve uyandığında dişlerini sıktığını hatırlamaz ama dişlerinde ve çene kaslarında ağrı hisseder” dedi.

Pandemiyle zirve yaptı

Yalnız, son yıllarda iş dünyasında çok daha fazlaca görülür bir hal alan ve bu nedenle patron hastalığı olarak da tanımlanan bu rahatsızlığın sınava hazırlanan öğrencilerde de çok yaşandığını söyledi.  Arzu Yalnız, “Her yıl bu tarz vakalarla karşılaşıyoruz. Ancak geçen yıldan itibaren daha da arttı. Çünkü sınav stresine sınavda koronavirüs olurum endişesi de eklendi.  Bunlar da öğrencilere stres olarak döndü” dedi. 

Randevular sınav sonrasına

Yalnız, “Son zamanlarda bu nedenle baş ağrısı çektiğini hatta dolgularının kırıldığını belirten öğrenciler var. Acil müdahale gerektirenlerle tedaviye başladık. Bazı öğrenciler şu an bu işlemlerle uğraşmak istemedikleri için LGS’den sonrası için randevu aldı. Sınavdan sonra tedavilerine başlayacağız” diye konuştu. 

Çözümü var mı?

Bruksizmin sebepleri gibi tedavisinin de farklılık gösterdiğini aktaran Diş Hekimi Arzu Yalnız, çözümüne yönelik ise şu bilgileri verdi: “Gece diş sıkmanın çözümüne yönelik her hastaya özgü yapılan gece plakları kullanılabiliyor. Bu hareketli protez şeklinde, dişlerin üzerine yerleştirilen bir plak. Bazen bunlar yeterli olmamakta stres için psikolojik destek alınabilmekte ya da bruksizm için ilaç enjeksiyonu uygulanabilmekte.” 

İskelet yapısını bozabilir

Bu tür rahatsızlıkların hissedilmesiyle birlikte hemen doktora başvurulması ve en kısa sürede önlem alınması gerektiği uyarısında bulunan Arzu Yalnız, “Aksi halde, diş sıkmayla başlayan rahatsızlık iskelet yapısını bozabilecek boyutlara kadar uzanabilir” şeklinde konuştu.