ARAÇ MUAYENELERİ VE TÜVTÜRK GERÇEKLERİ

Bu yazımda TÜVTÜRK’lere değineceğim. Uzun zamandır yaşamımızın bir parçası olan araç muayene istasyonları TÜVTÜRK’ler.

Devletimizin özelleştirdiği fabrika misali gelir kaynaklarından birisiydi bu araç muayene istasyonları. Ne akla hizmet özelleştirildi, bir türlü aklım ermiyor buna. Bu kadar sağlam ve garanti gelir kaynağı olan yerler neden bir başkalarına verilir de kazanacağınızı başkalarıyla paylaşırsınız, anlamış değilim.

Devletin kasasına fazla para girmiş olması birilerini rahatsız mı etti de özelleştirme kapsamına alınarak 2005 yılında özelleştirildi diye düşünmekten alıkoyamıyor insan kendini. Belki de kurumsal hantallıktan kurtulduk da denebilir.

Neyse, sadede gelelim. Tam bir para basma makinesi diye adlandırılabilecek bir yer. Diğer büyük araçları bir kenara bırakarak ortalama fiyat gibi gördüğüm otomobilin muayenesi yaklaşık on beş dakika sürüyor. On beş dakikalık muayene sonucu (tabi önceden peşin ödemek koşuluyla) 1.821,60 TL ödüyorsunuz. Şayet kartla ödeyecekseniz 77,78 TL daha fazla alıyorlar. (Bu da aracı kurum payıymış.) Her ne kadar yasal değil vs. dense de, ki ben de itiraz ettim, ama adamlar çatır çatır alıyorlar. Bu işlemler öncesinde de 256,00 TL egzoz ölçümü ücreti ödeyerek uygunluk belgesi almak mecburiyetiniz var.

Egzozu da, muayeneyi de anlıyorum. Her ikisi de gerçekten can ve mal güvenliği ve çevrenin korunması adına yapılan işlemler ve olmazsa olmaz. Yani olması gereken bunlar. Egzoz ve muayene için ayrılan zaman yaklaşık 25-30 dakika, toplamda ödenen ücret otomobil için ortalama 2.100 TL. Aslında bunlar için çok daha az ve makul bir fiyat uygulanabilir. Hani alınan paralar devletin kasasına gitse canımız yanmayacak ama paranın aslı aracı kurumlara, belli bir yüzdelik dilimi ise devlete gidiyor.

Burası işin ekonomik boyutu. Şimdi biraz da sosyal boyutuna değinelim. Tanık olduğum bir konu: Verilen hizmet ve çalışanların tutumları çok ama çok değerli. Hem doğa için hem canlılar için hem de araçlar için.

Aracımı muayeneye aldılar. On beş dakikalık bir inceleme sonrasında ilgilenen çalışan elinde bir evrakla yanıma geldi ve “Beyefendi, aracınız muayeneden geçemedi,” dedi. Neden diye sorduğumda; “Aracın arka lambalarından birisi yanmıyor ve bu durum ağır kusura giriyor. Onu giderip ve tekrardan randevu alıp gelirseniz, işlem tamamlanır,” dedi.

Sanki biraz şok oldum. Bir lamba için araç geçmez mi vs. diye düşünürken, “Arkadaş, geçirseydiniz ve bunu da yaptırmanız gerekiyor deseydiniz olmaz mıydı?” diye sorduğumda: “Olur mu beyefendi, ağır kusurlu bir aracın sokaklarda dolaşması çok sakıncalı,” dedi. Hak vererek ve biraz da isteksizce çıkarken aklıma o yaşamsal sorunlar geldi ve mantıklı diye tepki verdim. Hatta o çalışanı takdir ettim ki görevini gerçekten layıkıyla yapmıştı.

Evrağımı alıp sahayı terk ederken, bir yandan da başka bir gün gelirim diye aklımdan geçiyorum. Tam bahçeden çıkıyorum, dışarıda seyyar tezgâh açmış (lambalar, yangın tüpleri, ilk yardım çantaları vb.) genç bir delikanlı; “Abi, geçtin mi?” diye sordu. Ben de, “Yok, haftaya tekrar geleceğim,” dedim. “Abi, sorun neymiş?” diye sorunca ben de “Arka lambalardan birisi yanmıyor,” dedim.

“Abi, bu iş için bir hafta beklenir mi, gel ben senin işini halledeyim, bir daha git gel yapma. Hatta sana hemen randevu da alalım, gir işini bitir git,” dedi. Bu hamle çok hoşuma gitmişti. Adını sonradan öğrendiğim Siirtli Engin Güneş isimli genç adam hemen başladı söküp takmaya. Adam tam bir muayene sonuçlandırma profesörü olmuş, dedim kendi kendime. Genç adamla iki yüz TL karşılığında anlaştık. Lambayı halletti, randevuyu da yarım saat sonraya aldı. İşi ehline verip çözdük.

Yani, işi ehline verip sonuç odaklı çözüm üreten insanlar gerçekten yararlı insanlardır. Hemen tekrardan sıraya girip muayenemizi sorunsuz tamamlayarak ve iki yıl sonraya randevulaşarak TÜVTÜRK’ten ayrıldık.

Alınan ücretin fazlalığına ve kartla ödeme farkına kızgınlığım bir yana, çalışanlar gerçekten işinin ehli insanlar. Hele hele acil sorun çözücü Engin Güneş’e de ayrıca teşekkür etmeden ve verdiği pozu yayınlamadan olmazdı.

Yaşar GELER

BELEDİYELER

EKONOMİ