DÜNYA HİÇBİR ZAMAN KOLAY BİR YER OLMADI..

Geçmişi idealize etmek, o zamanlarda insanlığın daha iyi olduğunu, komşuluk ilişkilerinin daha güçlü olduğunu, dostluğun ve yardımlaşmanın yaygın olduğunu düşünmek bir yanılgıdır. Bugün şikâyetçi olduğumuz haksızlıklar, zulümler ve kötülükler, geçmişte de vardı, hatta çok daha fazla vardı.

Geçmişin kötülüklerini ve vahşetlerini görmezden gelerek, o zamanların sadece iyi yönlerini hatırlamak kendimizi kandırmaktır. Eskiden bugünden daha fazla kötülük mevcuttu. Akıl almaz zulümler yapılıyordu. İnsanlar savaşlarda mağlup ettiklerini köleleştiriyor ve ömür boyu özgürlüklerinden mahrum bırakıyorlardı.

İslam tarihinde bile, örneğin ilk Abbasi halifesi Ebü’l-Abbâs Es-Seffâh’ın lakabı "çok kan dökücü" anlamına gelir. Yine Abbasi Halifesi Harun Reşit, bazı aşiret liderlerini sarayına çağırıp kılıçtan geçiriyor ve üzerlerine halılar sererek ziyafet veriyordu.

Roma İmparatorları Caligula ve Neron, su gibi kan akıtıyor, yanan yerlerin alevlerini zevkle seyrediyordu. Timur, teslim olmayan şehirleri kılıçtan geçiriyor, insan kellelerinden piramitler yapıyordu ve Dicle ile Fırat’ın suları kırmızıya boyanıyordu.

yüzyılda Yusuf Has Hacip, insanların kötülüğünden yakınıp dünyanın sonunun yaklaştığını söylüyordu. Kıyamet kopmadı, ama haksızlıklar ve kötülükler devam ediyor. Ancak geçmişte çok daha büyüktü.
Osmanlılar ve diğer Müslüman devletler, 20. yüzyılın başına kadar köleliği ilga etmediler. Kadın ve erkek köle pazarları vardı. İnsanlar mal gibi alınıp satılıyor, dişlerine bakılıyordu.

Üzülerek belirtmek gerekir ki, köleliğin ilgasında Batılılar, özellikle İngilizler öncülük ettiler. Dünyada köleliği ilk kaldıran İngilizlerdir. Daha sonra Amerikalılardır ve bu nedenle iç savaş çıktı.

Gerçeği görmek ve gerçeğe sadık kalmak bizi kurtarır. Kimse yanlış anlamasın; mevcut kötülükleri ne mazur görüyor ne de kabul ediyorum. Lafı, edebiyatı bırakalım. Ne yapabiliriz, nasıl düzeltebiliriz; bunun üzerinde duralım. İslam, adalet, merhamet ve yardımlaşma prensipleri üzerine kurulu bir din olarak, bu prensipleri hayatımıza nasıl daha fazla katabiliriz, bunu düşünmeliyiz. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav), "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" buyurmuş ve bizlere yardımlaşmanın önemini vurgulamıştır. Bu öğretileri hayata geçirmeye çalışarak, daha adil ve merhametli bir dünya için çaba göstermeliyiz.

BELEDİYELER

EKONOMİ