HANİ NEREDE O GÖZLERDEKİ IŞILTI?

Gerçekten de CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’in “normalleşme” sürecine girmemiz adına yaptığı tüm iyi niyetli girişimler…

Bizzat, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisinden beklenen davranışları sergilemesi neticesinde “akim” kalıyor.

Zaten artık Türkiye’de “normal bir şey” yok.

Normalleşme sadece tek taraflı yürütülebilecek bir süreç de değil.

Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in açıklamaları bir yandan öte yandan devlet başkanı olarak Sayın Erdoğan’ın açıklamaları, normalitenin memleketimizde olmadığının en iyi izahatları.

Sayın Mehmet Şimşek kendi dünyasında tasarladığı bir nizam oluşturmuş ve buna göre de Türkiye’nin resmini çiziyor. Ama nedense bu çizdiği resim âdeta Bab-ı Hayat!

Şimdi öncelikle Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Kayseri’de vukuu bulan tatsız hadiseler neticesindeki açıklamasına bakalım:

“Sığınmacı nefreti ve yabancı düşmanlığını körükleyerek hiçbir yere varılamaz. Dün Kayseri’de küçük bir grubun yol açtığı olayın sebebi muhalefetin bu zehirli söylemleridir.
Vandallık yapmak sokakları ateşe vermek kabul edilemez. Biz hiçbir zaman böyle olmadık, olmayacağız.”

Öte yandan, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in açıklamaları da insanı hayrete düşürecek türden:

“Gelişmekte olan ülkeler ile karşılaştırıldığında Türkiye’de asgari ücret düşük değil ama geçim sıkıntısı elbette var. (Asgari ücret) Bu konunun istismarı popülizm içeriyor, popülizmin Türkiye’yi nerelere getirdiğini gördük. Asgari ücretin vergi dışında bırakılmasının bu sene maliyeti 670 milyar TL. Son 20 yılda Türkiye’de asgari ücreti reel olarak yüzde 5,5 artırmışız. Türkiye’nin reel büyümesi ise yüzde 5,4. 90’lı yıllarda 100 Dolar civarında kalan asgari ücrette AK Parti döneminde dolar bazında ciddi bir artış var.

Asgari ücret artışı yüzde 49. İlk 6 ayda enflasyon yüzde 20’lerde olacak. Yılsonunda da MB’nın üst bandı yüzde 42. Böyle dahi kalsa büyümeden daha fazla bir asgari ücret karşılığına tekabül ediyor.

Asya’daki ülkelere, Endonezya, Filipinler, Tayland’a bakın, bir de Latin Amerika, Brezilya, Şili, Kolombiya, Avrupa’da Bulgaristan, Macaristan ile karşılaştırın. Polonya hariç, gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek asgari ücret bizde. Türkiye’de asgari ücret düşük değildir.”

***

Öncelikle, Sayın Erdoğan’ın Kayseri’deki olaylardan ötürü muhalefeti ama bence burada hiç saklamaya gerek CHP’yi adres göstermesi, Sayın Erdoğan’ın zaten en baştan oluşturulmak istenen normalleşmeye inanmadığının kanıtıdır. Şunu kabul edelim ki Sayın Erdoğan, oportünist ve pragmatist bir politikacı. Durumlara göre ânında siyasal anlamda nemalanılacak gelişmelerden hem kendisi adına hem de partisi adına çıkarımlarda bulunmaktan imtina etmiyor. Gerçekten de artık ben ülkemizdeki siyaset tepkileri bağlamında şaşırmıyorum.

Değerli okuyucular…

Türkiye’de bir gerilim var. Hatta “gerilim hattı” oluşturuldu, oluşturuluyor da diyebiliriz. Ortadoğu’da konumlanmış olmamız ve buradaki devletlerin çoğunluğunun ne demokrasiden ve hukuktan ne de insan hak ve hürriyetlerinden bihaber vaziyette bir rejimle idare edilmeleri, yöneticilerinin çoğunluğunun despotizme ile totaliter ve otoriter yönetim biçimlerine eğilimli olmaları, bölgedeki gerilimleri dingin tutan ve herân teyakkuzda olunmasını gerektiren bir realite.

Türkiye, zaten yıllardır bir terör sarmalının içine hapsedilmiş bir vaziyette, kimi dönemlerde ekonomik büyüme ve kalkınma atılımları yapmasına rağmen aslında bunun daha çok egemen güçlerin ve zenginlerin lehine yapılan hamleler olduğu “o ânda olmasa” bile sonra sonra açığa çıkıyor. Esasında, Türk siyasetini ve dünya politiğini derinlemesine analiz edip çıkarımlarda bulunanlar, bulunmaya çabalayanlar çerçevesinden bakıldığında, olan-bitende bir gariplik yok. Acayiplik Türk Milleti’nin tepkilerinde. Çok sığ ve detaya inmeyen, perde arkasındakilerinin toplumumuzun görmesine izin verdiklerine göre bir değerlendirme yaparak hâline ŞÜKREDER duruma getirildi Türk Milleti. Şimdi, gerçekten de kaosun bitmediği bir coğrafyada topyekûn düşünce ve haber akışı sağlanarak ortak bir hareket planı tesis etmek varken…

Tabii ki Sayın Erdoğan’ın şu cümlesi doğru. Yerel seçimlerden CHP “görece” başarı ve zaferle çıktığında, ülkeyi biz yönetiyoruz, yönetmeye de devam edeceğiz mealinden açıklamada bulunmuştu. Tabii ki merkezi yönetim ile yerel yönetim birbirine karıştırılmamalıdır.

Böyle yapılınca da normalleşmeye yönelik adımların sadece şeklen olduğu intibaı kamuoyunda oluşmaya başlıyor ki kesinlikle doğru bir uyanış oluyor. Dikkat ediyorsanız, fark edersiniz, özelde Sayın Erdoğan ve genelde de AK Parti kadroları siyaset gündemini belirleme ve oluşan gündem üzerinden sorunun/sıkıntının çözümü veya dikkatlerin dağıtılmasında, sürekli olarak CHP üzerinden bir üretime yöneliyorlar.

Normalleşme veya yumuşama, bu yönde yapılan bir partiyi karalama ve bu parti üzerinden seçmen tabanını kırarak tesis edilemez. Bir dönem AK Parti ve yine Sayın Erdoğan, siyasal idare biçimi demokratik parlamenter rejim iken, seçim zaferlerinin ardından balkon konuşmaları yapar, tüm toplumun iktidarı ve başbakanı olacağını ifade ederdi. Sonraları bir ara Sayın Erdoğan “Helalleşmekten” bile dem vurdu, hatta o zamanlarda Hürriyette köşe yazan Sayın Ertuğrul Özkök, bu davranıştan memnunluk duyarak köşe yazısında bunun güzel yanlarından bahsetmişti.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; son tahlilde uzlaşmaya, istişareye, diyaloğa çok fazla önem vermiyor. Böyle zaman zaman siyasi partilerin liderleri, -Erdoğan cumhurbaşkanı olarak da- bir araya geliyorlar ama, sonrasında karar ve yetki noktasında tek olmanın verdiği ayrıcalıktan ötürü yine Sayın Erdoğan, bildiği şekliyle politika tayin etmeye ve ülkeyi idare etmeye devam ediyor.

Yine, Sayın Mehmet Şimşek’in asgari ücret açıklamaları da ne pazara ne de çarşıya karşılık gelen açıklamalar. Biliyorsunuz veya hatırlar mısınız, bir dönem Berat Albayrak, Hazine ve Maliye Bakanı iken, bir soru üzerine “dolarla mı maaş alıyorsunuz diye bir kontra soru yöneltmişti” muhatabına.

Bu bağlamda, asgari ücretin Dolar bazında artışının, sadece cilalama ve ambalaj bakımından öte, bir anlamı yok.

Bu ülkede son yıllarda zaten sürekli masal(lar) anlatılıyor ve cambaza bak taktiği uygulanıyor.

Ne ki…

Gözlerde ışıltı da kalmadı.

   

BELEDİYELER

EKONOMİ