HAYVANLARIN BATIL İNANÇLARI YOKTUR

---Şartlar çok ağır olduğunda insanlar hayale, fanteziye, dogmaya, batıl inançlara sarılmak ihtiyacı duyuyor. Realite ile doğrudan karşılaşmak ve ona dayanmak her zaman mümkün olmuyor. Bütün bunlar insanın hayata intibak mekanizması, güçlük ve zorluklar karşısında ayakta durmak çabasıdır. Cevat Şakir Kabaağaçlı bir yöre halkını anlatırken "onların garip inançları vardı, çünkü garip olaylar yaşıyorlardı" der.
---Ekol sahibi antropolog B. Malinovski ilkeller arasında 3 yıl fiilen yaşamış, dillerini öğrenmiş. Onları çok iyi tanımıştır. Der ki: ilkellerin hem bilimleri, hem batıl inançları vardır. İlkel sebzesini yetiştirirken, sandalını yaparken bilimini kullanır ama denizde fırtına çıkarken doğaüstü güçlerden yardım bekler; dualar, tılsımlar okur.
---Malinovskiye ve onun hocası J. Frazer'e göre temelde ilkel ile modern insan arasında fark yoktur. İnsanlar güç yetiremediği durumlarda hiç akla mantığa sığmayan acayip şeyler yapabilirler. İnsan mantıklı bir varlık değildir (Bergson da bu kanıdadır).
---Bir gazetede okumuştum. Londra’da her yıl binlerce siyah kedi uğursuz diye sokak aralarında geceleri katledilir. İnsanlar 13 rakamını uçak koltuklarına koymazlar.  Realite, akıl, gerçek ve gerçekçilik güzel bir şeydir. Ama insan zayıf ve güçsüz bir varlıktır. Doğrudan yakıcı gerçeğin hakkından gelemez. Onu biraz karatmaya, hafifletmeye çalışır.
---Mevlana’nın Mesnevi’yi dikte ettirerek yazdırdığı kâtibi ve sırdaşı Hüsamettin çelebi ona gerçeği hep remizlerle, sembollerle, dolaylı yollarla anlatması yerine doğrudan anlatmasını ima ederek şu sözü söyler: ben güzelle gömleksiz yatmak isterim. Mevlana buna şöyle karşılık verir. İste ama gücün yettiği kadar iste. Bir ot bir dağı kaldıramaz, güneş eğer biraz yaklaşsaydı dünyayı yakar kül ederdi.

BELEDİYELER

EKONOMİ