İŞLER AYNA ÇAL ÇAL OYNA

Ne güzel sözdür; işler ayna çal çal oyna. 
Yani kısaca özetleyecek olursak; gayet iyi durumdayız, her şey yolunda. İnsanlar zevk-ü sefa içinde yaşayıp gidiyor.
Ortalık yangın yeri, ekonomi batmış bitmiş, insanlar aç bi-ilaç, hak, hukuk, adalet yerlerde, eğitim, sağlık vs hak getire…
İşçi, memur, emekli perişan. İnsanların büyük çoğunluğu sokağa dahi çıkamıyor. Tabiri caiz ise, cep delik cepken delik, cepte yok metelik.
Ancak, gözlemlediğim kadarıyla ülkede her şey güllük gülistanlık, sıfır sorun yaşayıp giden bir grupta var. 
Kimi yerlere bakıyorsun, özellikle mekânlar tıka basa dolu. Günün her saati insan kaynıyor. Hatta çoğunluğu da genç kuşak. 
Yani bu akan suyu kaynağı nedir? Nereden geliyor bu akar, merak ediyorum. 
Bir kesim de vardır ki gerçekten vurdum duymaz bir kesim var. Dünya yansa bir tutam otu yanmaz misali vermiş kendini eğlenceye, değme gitsin. 
O kadar eylemler, tepkiler vs. oluyor bu kesim ortalarda yok. Sanki onların sorunu değilmiş gibi. 
Örneğin, özellikle dikkat ediyorum. Toplumsal ve gelecek kaygısıyla kaleme aldığım bir yazıya verilen tepki yüzde on. Bir şarkı, türkü ya da eğlenceli video paylaşsam yüzde doksan dönüşlü tepki.
Yaptığım TV programlarımda izlediğim kadarıyla toplumsal konuları işlediğim yayınlarda katılım yüzde on on beş iken, bir sanatçı ya da aşık programına katılım yüzde seksen doksan.
Düşünmeden alıkoyamıyorum kendimi; bu halk ne ara bu kadar zevki sefaya düştü de toplumsal konuları ıskalayabiliyor. Şimdi buna karşılık diyebileceğinizi tahmin ediyorum ki: Hocam o mekanları dolduranlar zaten azınlık kesim. Belki de öyledir, kısmen katılıyorum ama ya sosyal medya olmadan yaşanmazken programlara, ahlakın olmadığı, savaş, mafya, kan revanın olduğu dizilere neden bu kadar ilgi duyulur ki?
Özetle şunu söylemek istiyorum ki; sanırım kimi korkudan, kimi gelecek kaygısından, kimi de bana dokunmayan yılan bin yaşasın modundan dolayı toplumsal ve sosyal refleksimizi yitirmiş durumdayız.
Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi aslında bu milletin bir silkelenmesi ve kendine gelmesi gerekir:
Gün ola harman ola, günümüz aydın ola. Nice güzel gelecek yarınlara!
 

BELEDİYELER

EKONOMİ