KURBAĞALARA TAŞ ATMAK

Sağcılar, solcular, dindarlar, laikler, Türkçüler, Kürtçüler, teistler, ateistler, agnostikler, deistler hiçbirinizin fikrine karşı değilim ve hiçbirinizden de değilim. Şu söyleyeceklerimi lütfen doğruya ve hakikate olan sevgimin bir ifadesi olarak görün ve kabul edin.

Ne kadar iyi niyetle söylerseniz söyleyin ve sözleriniz ne kadar doğru olursa olsun onların kabulünün bir takım şartları vardır. Onları o şart ve hallerde söylemezseniz havada kalır, boşa gider.

Bir söz yüzde yüz doğru da olsa uygun kişilere, uygun zamanda ve uygun ortam ve şartlarda söylenmemişse kimseye tesir etmez. İnsanların bir kulağından girer diğerinden çıkar.

Bireysel olarak doğru ama sosyal realitesi olmayan bir gerçeği dile getirmeniz bir şeye yaramaz. Yüzlerce yıl içinde oluşmuş örf ve adetleri burada yazıp eleştirmekle etkili olacağınızı sanmak maalesef kendini kandırmaktan başka bir şey değildir.

İster bireysel ister toplumsal olsun, değişim tedricidir. Bunun şartlarına uymadan bir şey beklenmemeli. Dünyada hiçbir dini veya dünyevi lider geçmişi inkâr ederek yeni bir şey başarmamıştır.

Dünyaca tanınmış İslami araştırmacı büyük Japon bilgin Toshihiko İzutsu şöyle diyor: sırtını geçmiş büyük bir sisteme dayamadan hiçbir fikir toplumda yerleşemez ve kalıcı olamaz.

Keza pragmatizm felsefesinin kurucusu William James de insan fikir ve davranışlarındaki değişikliğin geçmişi ret ederek değil, ancak onunla uzlaşarak mümkün olabileceğini söyler.

Dünyadaki önemli değişiklikleri dikkatle inceleyenler görecekler ki, hiç kimse yeni bir şey getirdiğini söylememiş, eskiyi tadil ve tashih ettiğini, yanlışlarını düzelttiğini iddia etmiştir.

Ben şimdi çok keskin sözler söyleyebilirim ve bunlar hakikatin de ta kendisi olabilir fakat onu duyacak kulak ve anlayacak beyin yoksa insanların öfkesinden başka bir şey kazanmam.

Birisi şöyle itiraz edebilir, büyük adamlar taşlanmayı da göze alarak gerçekleri söylemiş ve hakikati dile getirmişler. Ama iki gözüm şunu unutuyorsunuz, onların attıkları taş ürkütülen kurbağalara değmiş. Attığınız taş değiyorsa siz de istediğinizi söyleyin.

BELEDİYELER

EKONOMİ