LÜTFÜ SAVAŞ’IN İKİLEMİ: KAZANILAN SEÇİM Mİ, YOKSA KAYBEDİLEN SEÇİM Mİ?

31 Mart yerel seçimlerinin ardından Hatay'da yaşanan belirsizlik, sadece bölgedeki siyasi atmosferi değil, tüm Türkiye’yi de derinden etkileyen bir tartışmaya dönüşmüş durumda. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı için seçime giren ve CHP'nin adayı olan Lütfü Savaş, seçim sonuçlarının ardından kazandığını ancak sandıklarda hile yapıldığı gerekçesiyle seçim sonuçlarını kabul etmeyip hak arayışına girmişti. Ancak son günlerde Savaş’ın tutumu, bu hikayenin farklı bir boyut kazanmasına yol açtı.

Daha önce, seçimlerin kazandığı ancak hile yapıldığı için kaybedildiğini dile getiren Lütfü Savaş, son açıklamalarında ise Hatay’daki seçimleri kazanmadığını ve bu kaybın sorumlusunun CHP Genel Başkanı Özgür Özel in  olduğunu savundu. 
Bu açıklama, sadece Hatay’da değil, CHP içindeki bazı denklemleri de sorgulatan bir adım oldu. Savaş’ın, “Seçimi kazandım, ancak hile yapıldı” savunmasından, “Seçimi kaybettim ve bunun sorumlusu Özgür Özel’dir” noktasına gelmesi, parti içindeki iç hesaplaşmaların da bir yansıması gibi görünüyor.

Şimdi soralım: Lütfü Savaş, seçim kazanılmadı mı, yoksa gerçekten hileyle mi kaybedildi? Ve bu soruyu sormak gerekirse, bu kadar kısa süre içerisinde meydana gelen bu değişim, neyi ifade ediyor?

Öncelikle, Savaş’ın eski tutumuna bakıldığında, seçim sonuçlarını kabul etmeyip hile iddialarını öne sürmesi, siyasette sıkça rastlanan bir refleksi yansıtıyordu: kaybedilen seçimleri kabullenmemek. Seçim sonuçlarının istikrarlı bir şekilde sorgulanması, kimi zaman halkın da beklentilerini tam anlamıyla karşılayamayacak bir durum yaratabiliyor. Lütfü Savaş, seçimi kazandığını ancak hile ile kaybettirdiğini iddia ederken, seçim sonuçlarına itiraz etmek en doğal hakkıydı. Fakat şimdi, o kazandığını düşündüğü seçimdeki kaybın sorumlusunu başka birine yüklemesi, işin rengini değiştiriyor.

Peki, bu dönüşüm neyi ifade ediyor? Savaş’ın bu yeni yaklaşımı, başarısızlığın sorumluluğunu başkalarına yükleme çabası mı, yoksa içsel bir sorgulamanın sonucu mu? Özgür Özel’in partideki ağırlığı ve genel seçimlere yönelik stratejileri, zaman zaman eleştirilse de, Savaş’ın çıkışı, yalnızca Hatay özelinde değil, CHP’nin genel politikalarını sorgulayan bir bakış açısını da beraberinde getiriyor.

Seçim kaybının ardından suçlu aramak, siyasette sık karşılaşılan bir durum. Ancak bu kadar kısa sürede yapılan bu değişim, sadece bir kaybın öfkesinden mi kaynaklanıyor, yoksa derin bir stratejik yanlışlık mı söz konusu? Savaş’ın açıklamaları, hem seçmen hem de parti içindeki destekçilerinin kafasında birçok soru işareti bırakıyor.

Özetle, Savaş’ın yaklaşımı, Hatay’daki seçim sonuçlarının sadece yerel bir mesele olmadığını, aynı zamanda CHP içindeki güç dengelerini de etkileyen bir soruna dönüştüğünü gösteriyor. Lütfü Savaş, bir yandan seçimlerin kazanıldığını savunurken, diğer taraftan kaybedilen seçimdeki sorumluluğu başkalarına yükleyerek, bu karmaşık ikilemin içinde yeni bir gündem oluşturdu. Savaş’ın seçim kaybını kabul etmesi, bu konuda daha fazla tartışma yapılacağını ve siyasetteki dinamiklerin daha da değişebileceğini gösteriyor. Ancak nihayetinde şu soru hala yanıtlanmayı bekliyor: Hatay’daki seçim gerçekten kaybedildi mi, yoksa hileyle mi kaybedildi?

BELEDİYELER

EKONOMİ