MUNZUR BABA EFSANESİ

MUNZUR BABA EFSANESİ

 

     Bu yazımızda , Dersim de, Ovacıkta yaşamış bir ermişin , kaybolmuş tarihinin ve bu güne kadar doğru anlatılmayan Munzur Baba'nın gerçek hayatında bir kesit sizlere sunacağız, okuyanlara sırı esrar ayan olsun...

 

 Ovacık sarp dağların eteğinde , Kureyşan ocağına bağlı şirin bir köy vardı, bu köyde Ali adında bir çobanın , Fatma adında bir kızı vardı. Bu kız boyu uzun sırma saçlı , dişleri Mercan, dudakları kiraz rengi , yüzü cemali ay parçası misali ışık saçıyordu..

 

Fatma bir gün , Ovacık dağların eteğinde , kuzuları otlatırken , gökden bir duman yere indi ve bu dumanın içerisinde Bir ışık parladı , ve kızın bulunduğu mekan adeta bir nur ile kandil gibi ışık ile doldu ve bu ışığın içerisinde, ak saçlı, boyu uzun bir Dede göründü, ve kıza "korkma yavrum , ben sana nur topu ve bu ovacığı kurtaracak bir çocuk verecem der, kıza doğru gelir, cebinde kıpkırmızı bir elma çıkartır kıza uzatarak , al yavrum bu elmayı ye , bu elma sayesinde , üzerine kutsal ruh gelecektir. Sen hamile kalacaksın, 7 aylık hamile kaldıktan sonra öleceksin, ama çocuğunu mezarda doğuracaksın, bu çoçuğa Munzur ismi vereceksin, bu çocuk Dersimi kurtaracaktır.." der ve ortadan kaybolur...

 

Fatma bu elmayı ağzına götürerek, elmayı dişler ve tadına bakar ve bir miktarını yutar yutmaz , özerine parlak bir ışık iner , yüreğinde, bir ferahlık hisseder. 

 

Fatma, ovacığın yaylasında , kuzularını otlatır ve gün gitikçe Fatmada bir değişiklik olur, kilo almaya başlar ve gün gün karnı şişmeye başlar ve bu beden değişikliği köyünün gözüne çarpar ve köyde dedikodu başlar , bu dedikodu , köyün Kureyşan ocağına ve köyün ağasına kadar yayılır.. ve Fatma yı cem ibadetlerine almazlar , bunu gören köyün ağası , Fatma yı cem evine çağırıp , Dara çekip , sorguya alır. Köyün ağası Cem evin pirlerin huzurunda kıza sorar, "Fatma Sen hamilesin bunu gözlerimizle görüyoruz , bize doğrusunu anlat , sen kiminle oldun, bize söyle , seni rızanla onunla evlendirelim" der. Fatma kız ağaya dönerek, " Ağam ben kimseyle yatmadım, bir gün ormanda kuzuların önünde iken, birden gökten bir duman çöktü ve içerisinde Bir ışık parladı ve bu ışığın içerisinde ak saçlı boyu uzun bir Dede göründü ve bana kıpkırmızı bir elma verdi, bu elmayı yersen , bir çocuğun olacak ve 7 aylıkken sen öleceksin dedi ve bu çocuk mezarda doğacak, bu çocuğun adını Munzur koyacaksınız bu çoçuk , ovacığı kurtaracak dır" dedi ama Cemdeki cemat buna inanmadı.

 

Köyün ağası, Cemdeki cemata, bu kıza kimse zarar sakın vermesin der. Ama köylü kıza inanmaz ve hep soğuk bakarlar, kıza hep alay ederler, kızı hor görürler, kız gözü yaşlı kulübesine döner , derdini kuzularına anlatır , kuzularla ağlaşır meleşir. Bu arada baya zaman geçer ve gün gelir, kız 7 aylıkken bir den ölür, köylü bu kız zina eti diye mezarını kazmaya bile gitmezler, köyün ağası adamlarıyla bu kızı gömerler...

 

İki ay dolduğunda, köylü mezarlık yanında ki patika yoldan işe giderken, mezarlık da bir çocuk sesi, ağlayışını duyarlar ve korku panik içerinde ordan koşarak uzaklaşırlar ve tez haberini ağaya anlatırlar...

Hemen köyün ağası, köylü ile birlikte, mezarlığa koşar, ve Fatma'nın mezarını Acarlar ki ne görsün , nur topu bir bebek Annesinin göğsünü emiyor, Ağa hemen çoçuğu bir beze sarıp konağına götürüyor, bu yaşanan hadise karşısında köylü şok oluyor ve baştan Fatmaya inanmadıkları için çok üzüntü duyuyorlar..

 

Köyün ağası , bu çoçuğa Munzur adını veriyor, bu çocuk 7 yaşına geldiğinde , Ağa'nın kuzularına bakıyor , ve ağanın yanında çobanlık olarak yetişiyor, Munzur 20 yaşlarına geliyor, boyu uzun , yüzü cemali ay nur gibi parlak ışık saçıyor, Munzur Ağaya çobanlık ediyor , Dersim'in yüksek dağların eteğinde ve elinde püskülü Bir saz ile yanık yanık semah türkülerini ile , Dersim dağlarını inletiriyor...

 

Dersim'in, Ovacık mast mavi bir gölet, büyük bir su denizi, çevresindeki sarp kayalık yem yeşil bin çeşit bitki ürtüsü ile kaplı , adeta bir cennet vadisi...

 

Dersim'in, Ovacık dağların zirvesine, kapkaranlık bir bulut kaplıyor ve Ovacık göleti kuruyor, o mast mavi su göleti adeta buhar oluyor, kızgın bir güneş sıcaklığı başlıyor , otlar, çeşmeler kuruyor, hızlı bir kuraklık dönemi başlıyor, koyunlar aç, susuz, insanlar çaresiz ağlıyor, köyün ağası boynunu bökerek kurtar bizi ey Munzur diye feryat ile haykırdı...

 

Munzur elinde , bir bakraç dolu süt sağmıştı, Ağa'nın bu feryadına dayanmadı , elindeki süt dolu bakraç ile , munzur dağın eteğinde koşmaya başladı ve dediki Munzur: " Ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azım hü hü hü" diye bağırdı , Munzur dağları inim inim inledi. Munzur koşmayı devam eti, koştukça bakraç daki süt saçıldı döküldü, her yere dökülen sütün yerinde , bembeyaz sular fışkırdı, Munzur 40 adım atı her adımda dökülen süt pınar şeklinde su fışkırdı, Munzur , dağın eteğinde , sırı esrar olup , kayıplara karıştı...

Ovacık Dersim Munzur ile hayat buldu, yaşam buldu...

Munzur suyu size abıhayat olsun, Dertlerinize şifa olsun, Marzlı gönlünüze Derman olsun, dileklerinize dualarınıza kabul ve makbul olsun, 

İlmî havvas da Munzur Baba ayan oldu sırı hakikat kaleme geldi okuyanlara aşk olsun , gerçek erenlerin sırı esrarına hü...

 

                                        Hüseyin TURHAL

EKONOMİ