Direk, bir yapıyı ayakta tutmaya yarayan dikmelerdir. Yani bir binada çatıyı taşımaya yarar. Bu tür yapılarda çok direk vardır. Köşelerde ve ortalarda bulunurlar. Ancak, bir direk vardır ki o olmadan binanın ayakta kalması mümkün değildir. Bu direğe orta direk denir. Orta direk daha sağlam ve kalın olur ki tüm yapıyı taşıyabilsin. Betondan yapılarda da bu direk merkez konumunda olduğundan çok önem taşır.
Evet, buraya kadar gerçek anlamlı bir direk kavramı üzerinde durdum. Ancak, şimdi biraz daha benzetme ya da uyarlama yoluyla değinilen ve uzun yıllar önce altmışlı ya da yetmişli yıllarla birlikte yaşamımıza giren bir kavramdan ORTA DİREK kavramından söz edeceğim. O yıllarda sözü edilen orta direğin kırılmaya yüz tutmuş, binanın çökme durumuna geldiğini anlatan çok anlamlı dizelerden oluşan bir de halk türküsü olmuştu. Bunu çoğu kesim yıllarca dinledi, ders çıkarmaya uğraştı. Ama nafile ders çıkarmayı bırakın, unutturdular bile. Şimdilerde yaşayan gençliğe sorsan direk nedir bile bilmez sanırım ki orta direği ya da yıkımları anlayabilsin. Öyle sanıyorum ki bu durum bile, isteye yaşamımızdan çıkarıldı. Çünkü artık kimse konuşmaz ya da konuşamaz oldu bu konuda.
…
El yazıya el yazıya
Duman çökmüş Gölyazı'ya
Kurban olam kurban olam
Beşikte yatan kuzuya
El veriyor el veriyor
Orta direk bel veriyor
Döndüm baktım sol yanıma
Mehemmedim can veriyor.
…
Evet, o yıllarda şehit edilen ve bir evin direği sayılan bir insan için yakılmış bir ağıt. Orta direk için farklı bir yakıştırma da yukarıda bahsettiğim gibi toplumsal bir kesim için kullanılıyordu. Yani vatanı oluşturan halkın büyük bir kesimi için orta direk deniyordu. Burada kastedilen orta direk, özellikle ücreti çalışan işçi, memur, emekli ve esnaftı. Zaten memleketin nüfus yapısına baktığınızda üstte az sayıda zengin kesim, en altta inim inim inleyen yoksul kesim ve ortada da deyim yerindeyse kendi yağıyla kavrulmaya çalışan o yıllar orta direk dediğimiz ücretli kesimden oluşurdu. Neden böyle sınıflandırma derseniz? Memlekette kuruşu kuruşuna vergisini veren ve asla bunu konu dahi etmeyen bir halk kesimidir orta direk. Yani devletin ekonomisini ayakta tutan tek topluluk. Zavallı yoksul zaten ne bulmuş ta ne vergi versin. Çevresel desteklerle zar zor hayata tutunmaya çalışıyor. Zengin kesime bakıyorsun, her birinin dünyalarca borcu var devlete ve ödemiyor. Bile isteye ödemiyor ki, devlet borcumu silsin, almasın. Hatta kimi zamanlar öyle de olmuyor değil. E geriye kim kaldı? Zavallı bordro mahkûmu çalışan işçiler, memurlar, esnaf, emekli vs… Bunların vergi vermeme ya da kaçırma gibi bir lüksü olabilir mi? Tabi ki hayır. Çünkü devletteyse devlet ücretini ödemeden vergisini peşin peşin kesiyor bordrosundan. Özel sektördeyse de fark etmiyor, hemen ücretinden önce vergisi kesilip yatırılıyor devletin kasasına.
Şimdi gelelim sadede!
O geçmiş yıllarda orta halli
Kesimler için kullanılan orta direk kavramını şimdilerde duyma şansınız yok. Nerdeyse literatürden çıktı. Oysa gelinen noktaya baktığımızda bu sözü edilemeyen orta direk çürüdü, kırılıyor ve dayanma gücü kalmadı. Bak şimdiden söylüyorum orta direk yıkıldığı an ortada ne devlet kalır ne de millet. İnsanlar güne yıkımla uyanır oldular. Korkudan TV bile izlemez oldular. Neden mi?
Acaba, bugün yine benzine, mazota zam haberi duyacak mıyım?
Acaba DOLAR, EURO vs. kaç lira oldu?
Benim cebimdeki param kaç lira eridi?
Yarın dolmuşa, otobüse, trene, vapura vs. kaç lira fazlasına bineceğim?
Acaba ekmek fiyatları yine arttı mı?
Acaba yarın yağın tenekesi kaç lira olacak?
Acaba… acaba… acaba?????
Onlarca hatta belki yüzlerce soru aklını kemirip duruyor insanların. İşte tüm bu soruları soracak olan hatta soran kesim ülkenin nüfusunun büyük bir kesimini oluşturan orta direk dediğimiz halk topluluğudur.
Benden söylemesi; bu orta direği yıkmayın. Yıktığınız an altında siz, biz, hepimiz kalırız ki sanırım bunu kimse istemez. Akla, bilime, ilime ve mantığa yönelin. Hiçbir toplumun bilimden uzak ayakta kalma şansı yoktur.
SON YAZILAR