RÜZGÂR GİBİ GELDİ GEÇTİ GİTTİ

Gerçekten de bazı şeyler uçup gittiğinde veya elimizden kayıp gittiğinde ya da daha genel çerçeveden baktığımızda…

Yerle yeksan olduğunda…

Veya yitip gittiklerinde, “daha değerli” olmakta veyahut kadir kıymeti artmakta.

Zamanında, bundan yıllar önce biz orta yaşlıların daha yolun başında, orta yaş üzeri epeyce bir yılları devirmiş olanların da biz yaşlarda oldukları zamanlarda, sanki hiçbir zaman elimizden kayıp gitmeyecek, sanki hiçbir zaman hasretini çekeceğimizi düşünmediğimiz şeyler, davranışlar, özel günler ve dolayısıyla bu özel günlerle ilgili tavır ve tutum değişiklikleri, modern zamanların milenyum kesitinde biz yalnızları epeyce kederlere sürüklemekte.

Ne o eski bayram ritüellerinden ne de o eski İstanbul manzaralarından eser kaldı. O eskinin, bizim gençlik yıllarımızda bize anlamsız ve eziyet gibi gelen âdetlerin yerinde artık yeller esiyor. Nerede o eski günler ve bayramlar demenin de bir anlamı kalmadı. Çünkü, o dönemlerden köşe yazılarında dem vuran, o dönemin güzelliklerinden bahis açan köşe yazarlarımız; yıllara âdeta meydan okuyan ne Mehmet Barlas ne de Hıncal Uluç artık yerinde. Rahmetle andığımız değerlerimiz olarak anılarda yer edindiler.

Tabii ki insanoğlunun nasıl ki doğanın gücü üzerinde ona etkili bir biçimde mukavemet gösterecek bir keşfi veya yeteneği yok ise, dönemler ve takvimler ardı sıra devrilirken de sahip olduğu şeylerin birânda varken sonrasında yok olup gitmesindeki durumunu ancak “acizlik” açıklayabilir. Aslında gelen gidenlere ve geçen süreçlere neden bu raddede duygusal boyutlarda bağlıyız? Yaşlılığı durdurabiliyor muyuz? Ölüm karşısındaki durumumuza ne denebilir? Çaresizlik ile mutlak ve büyük bir sükûnetle kabulleniş. İnsanlar olarak tuhaf bir türüz. Gerçekten de sahip olduğumuz veya ânda mutluluk veren şeylerin değerini neden o ânda bilmiyoruz? Elbette bu mutluluk ve haz veren şeyler ve dönemler gelip geçecek, geriye sadece tortusu kalacak.

Ee o zaman diyeceksiniz, diyebilirsiniz?

Ben tavsiye ya da akıl verme makamında değilim; herkes bildiği ve gördüğü gibi yaşamaya devam edecek.

BELEDİYELER

EKONOMİ