SAVAŞIN VE ACININ EDEBİYATI

Her yıl “Kâğıttan Dünyaların Keşfi” sloganıyla açılan, bu yıl 14. Kez düzenlenen Kocaeli Kitap Fuarı, dünyada yaşanan zulme duyarsız kalmayarak “Savaşın ve Acının Edebiyatı” temasıyla kitapseverlere kapısını açtı.

Türkiye’nin en büyük fuarı olma özelliği ile ilimiz için onur kaynağı bir etkinlik bu. Kocaeli bilhassa sanayi şehri olmasıyla bilinen ve daha çok bu yönde çalışmalarıyla ön plana çıkan bir şehir. Ancak son yıllarda özellikle de kitap fuarı ile adından çok sık söz ettirmeyi de başaran şehrimiz. İstanbul’a  yakınlığı ile de yazarlarımız için ulaşım kolaylığı olma açısından olsun, Kocaeli’de halkın itibarı ile de tam bir şölene dönüşmüş durumda. Tabi bunun altında çok büyük emek ve talebi de göz ardı edemeyiz. Özellikle sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve halkın teveccühünü sayabilirim.

Ağaçlarda kitapların olduğu meşhur yürüyüş yolunda, sabahın erken saatlerinden itibaren her yaştan vatandaşların ilgisi ile renkli görüntülere sahne oluyor. Geçtiğimiz yıl 988 bin 444 kitapseverin bir araya geldiği bu harika ortam adeta görsel bir şölen gibi.

İçinde bulunduğumuz şu günlerde; eğlenmek, rahatlamak, mutlu olmak, yaşadığımız her türlü olumsuzluktan bir anlığına bile uzaklaşma isteği vicdanı olanlar için oldukça güç. Suçluluk duygusu yakasını bırakmıyor insanın. Ancak kitap fuarları öyle değil işte, hem rahatlayabiliyor hem de suçluluk duymuyorsunuz. Ve bu ortamlarda en çok konuşulan konu bugün yaşananlar ve tarihteki yaşanmışlıkların değerlendirmesi, aslında bir yerde “tarih tekerrürden ibarettir” sözünü hatırlamaktır. Bu burada dursun.

Her yıl olduğu gibi ilgi çok fazla, ancak insanların alım gücü düşük olduğundan, satışların da zayıf olduğu konuşuluyor stantlarda. Şunu söylemek yanlış olmaz; ekmeğe zam yapılırken verilen tepki, kâğıda ve kitaba da verilmeli.

“Savaş ve acı” böylesine ruhumuza nakşettiği bu zamanlarda kitap “kalabalığının” olduğu bu modern çağ mabetleri, bizi alıyor kendimizden ve;

Bizi kendi gerçekliğimizden koparıp; kitapların zaman/ gerçekliğinde gezdiriyor. 

Her ne olursa olsun. Bu mabetlerin birinden içeri girdiğimiz andan itibaren artık, biz o binlerce “ulemanın” müridiyizdir.

Huzur tarikatının bir neferi.

Ez cümle; kitap fuarları, havası, kokusu, görselliği ve duygusuyla muhteşem. Hele ki içinde memleketimde olduğunda çok daha fazlası. Ne şimdi ne gelecekte mahrum kalmayalım bu duygudan…

BELEDİYELER

EKONOMİ