TERÖRSÜZ TÜRKİYE: KİME YARADI, KİME YARAMADI?

Bir sabah uyandığımızda Türkiye'nin artık terörle anılmadığını hayal edin. Ne dağlarda çatışma, ne şehirlerde bombalı saldırılar, ne de ocaklara düşen ateş var… Bu tablo, bir ütopya değil; güçlü bir irade ve toplumsal dayanışmayla mümkün olabilecek bir gerçeklik. Peki, “terörsüz bir Türkiye” gerçeği kime yaradı, kime yaramadı?

En Çok Kime Yaradı?

Hiç şüphesiz, en çok halk kazandı. Yıllardır terörün gölgesinde yaşayan, evlatlarını askere gönderirken dua eden anneler; köyünü terk etmek zorunda kalan vatandaşlar; güvenlik endişesiyle tedirgin yaşayan insanlar… Terörsüz bir ortam, can güvenliğini artırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal huzuru da pekiştirir.

Ekonomik açıdan da tablo parlak. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri, güvenliğin sağlanmasıyla birlikte yatırım için cazip hale geldi. Turizm potansiyeli olan ama yıllardır keşfedilemeyen bölgeler yeniden hayata döndü. Yerli ve yabancı sermaye, artık çekinmeden yatırım yapabiliyor.

Devlet kurumları için de büyük bir kazanç. Güvenlik güçleri, yıllardır süren operasyon yükünü üzerlerinden atarak daha stratejik görevlerde kullanılabiliyor. Ayrıca, savunma harcamalarının azalması, kaynakların eğitime, sağlığa, teknolojiye yönlendirilmesine imkan sağlıyor.

Peki Ya Yaramayanlar?

Her iyileşmenin bir de kaybedeni olur. Terörün varlığı üzerinden siyaset yapan bazı odaklar, söylem alanlarını kaybetti. Krizden beslenen yapılar, yeni bir “tehdit” inşa etmek zorunda kaldı.

Silah ve güvenlik ekipmanı üzerinden kazanç sağlayan bazı uluslararası lobiler için de terörsüz bir Türkiye ekonomik bir kayıptır. Aynı şekilde, terör örgütlerinden medet uman dış mihraklar, bölgede etkinliğini yitirmiş olur.

Kimi medya organları da gündemden “reytingli” haberleri kaybetti. Şiddet içerikli haberler, ne yazık ki izlenme oranlarını artırır. Barış ortamı, bu tür içerikleri ikinci plana iter.

Sonuç Olarak…

Terörsüz bir Türkiye, halk için huzur, ekonomi için büyüme, siyaset için yeni bir sayfa, toplum için umut demektir. Kazanan çoktur; kaybedenler ise sadece kaostan ve kandan beslenenlerdir.

Bugün bunu sadece hayal etmekle yetinmeyip, barış içinde yaşamanın yollarını aramak, hepimizin sorumluluğudur.

EKONOMİ