YAR OLMAK: SADAKATİN VE SAMİMİYETİN GERÇEK HALİ

Hayatta herkesin bir “yar”ı olmalı. Sadece sevdalı anlamında değil, dostlukta da bir yar… Sırtını yaslayabileceğin, suskunluğunu anlayan, sözcüklerin değil kalbin konuştuğu biri. Çünkü gerçek dostluk, çoğu zaman kelimelerle kurulmaz; sadakatle, anlayışla, ve en önemlisi her şeye rağmen var olma iradesiyle kurulur.

Yar olmak; sadece iyi günde, kahkahada, eğlencede yanında olmak değildir. Zor gününde yanında kalabilmektir. Sustuğunda ne dediğini anlayabilmek, uzaklaştığında bile bağlı kalabilmektir. Araya mesafeler girse de, zaman eksilse de, gönül köprüsünü ayakta tutmaktır.

Günümüz dünyasında ilişkiler hızla yaşanıyor, hızla tüketiliyor. Dostluklar da bundan nasibini alıyor. Bir hata, bir yanlış anlaşılma, bir gecikmiş mesaj... Ve olan oluyor: bağlar kopuyor. Oysa gerçek bağlılık, hataya rağmen kalabilmektir. Kusura değil, gönüle odaklanmaktır.

Samimi dostluk, içtenlikten beslenir. Rol yapmaz, süslenmez, filtreye ihtiyaç duymaz. Gözünün içine baktığında gerçeği görürsün. Kalbinde taşıdığını yüzünden okuyabilirsin. Ve en güzeli de şudur: Yar olan, seni sen olduğun için sever; olduğun gibi kalman için değil, yanında kalman için dua eder.

Dostluk, belki de bir çeşit bağlılık yemini. Ne zaman düşsen, bir elin omzunda belirmesi. Ne zaman gülsen, gülüşünü çoğaltması. Ne zaman yansan, külüne su taşıması. Her şeye rağmen, her haline rağmen seninle kalması.

İşte bu yüzden, yar olmak zordur. Ama yar bulmak daha zordur. Bulduysan, kıymetini bil. Çünkü her dost, yar olamaz. Ama her yar, dost kalabilir.

EKONOMİ